Komşumuz Suna Teyze ve Voleybol Medyamız

Mahalledeki arkadaşımız Vasfiye’nin çok sevdiğimiz annesi Suna Teyze, zarif bir hanımefendiydi. Giyimi, kuşamı, oturup kalkışı, konuşması, misafir ağırlayışı incelik ve nezaket doluydu. Başka bir nesle mensup olan bizler de kendisi ile kahve içip sohbet etmeyi severdik. Sevimli ve kibar bir insandı. Ameliyat hemşireliği yaptığı iş hayatının yanı sıra iki evlat yetiştirmiş, torunları olmuş, eşini kaybettikten sonra kızıyla birlikte yaşamaya başlamıştı. Fenerbahçe’de, vefatına kadar yıllarca aynı sokakta oturduk, komşuluk ettik.
Suna Teyze, genellikle evde olur ve televizyon seyrederdi. Dairenin kapısından girdiğimde onu salonda televizyon seyrederken görür, ancak içeri başımı uzattığımda ne seyrettiğini anlayabilirdim. Üzerinde şık etekliği ve güzelce biçim verdiği saçları ile televizyonun karşısında oturan Suna Teyze’nin bir kick boks maçı izlediğini fark ettiğim ilk sefer ne kadar şaşırmıştım. O hanım hanımcık hali ile seksenli yaşlarındaki Suna Teyze boks seyrettiği gibi aslında bütün sporların da takipçisiydi. Futbol, karate, güreş, tramplen atlama ve aklınıza gelen gelmeyen ve televizyonda yayınlanan bütün spor müsabakaları ilgi alanına dahildi. Suna Teyze, anladığım kadarıyla bunları seyretmiş olmak için de seyretmiyor, hepsiyle yakından ilgileniyor ve kuralları da biliyordu. Yarışlara ve maçlara dair haberleri gazeteden de takip ediyor ve oradaki haber ve değerlendirmeleri de okuyordu. Bir gün -sanırım güreş müsabakalarını seyrederken- bana “bunlarla ilgili gazetede en ufak bir bilgi yok” diye yakınmıştı. Evet, en büyük eleştirilerinden biri, televizyonda yayınlanan birçok spor karşılaşmasının gazetede haber olarak verilmemesiydi. Spor medyasının bir bütünlük arz etmemesi onun için bir meseleydi.
Suna Teyze, spor yayıncılığı açısından büyük ihtimalle bir hedef kitlenin içinde yer almıyordu. Belli bir yaşın üzerindeydi ve bir kadındı. Ancak spor medyası, takibi altındaydı ve medyadaki yayıncılık anlayışıyla ilgili gayet eleştirel bir duruş sergiliyordu. Sosyal olaylar ile ilgili olarak en büyük analiz hatalarından birisinin, varsayımlarla ve önyargılarla hareket etmek olduğunu bize gösterir gibiydi.
Onun eleştirisine konu olan kimi spor olaylarının gazetelerde yer almaması meselesi, acaba bugün kimin gerçekten gündeminde ve ne kadar eleştiri konusu?
Spor medyası bu konuda kendisini ne kadar eleştiriyor ya da ne kadar eleştiriye açıyor? Açıkçası ben amatör bir spor izleyicisi olarak bu açıdan ciddi bir eksiklik gördüğümü söyleyebilirim. Gazeteleri ve sosyal medya üzerinden yapılanan profesyonel ve amatör dijital platformları bir kenara bırakalım ve televizyona bakalım. Ulusal haber kanalları ile spor haberciliği ve yayıncılığı üzerine çalışan spor kanalları, bugün büyük ölçüde futbola ağırlık vermiş durumdalar; bu herkesin mâlûmu. Türkiye’deki büyük ivme kazanmış olan voleybolumuz üzerinden baktığımızda da TRT’nin, -çoğunluğu TRT Spor Yıldız üzerinden olmak üzere- Sultanlar ve Efeler liglerindeki bazı maçlarla kupa karşılaşmalarını yayınladığını ancak voleybolun tartışıldığı yalnızca bir programın (“Set Sayısı”) olduğunu görüyoruz. Bu program haftada bir yayınlanan ve sadece bir saat süren bir program olarak karşımıza çıkıyor. Programda ağırlık Sultanlar Ligi’ne veriliyor, Efeler Ligi için genel olarak çok kısa zaman ayrılabiliyor. Sportstv’deki “5. Set” de koskoca “voleybol ülkesi”nde televizyondan yayınlanan bir başka voleybol programı. O da haftada bir, o da yalnızca bir saat! Voleybol ile ilgili yayıncılık sorumluluğunu bir program çerçevesinde gerçekleştiren başka bir televizyon kanalı var mı? Televizyonda yayınlanan üçüncü bir voleybol programı var mı? Cevap veriyorum: Yok.
Dijital platformların yaygınlaştığı ve artık televizyonun eski öneminin ve kapasitesinin kalmadığı ile argümanlara elbette katılıyorum. Ancak televizyondaki spor yayıncılığı ekosisteminin içinde Türkiye’nin en başarılı takım sporu olan voleybolun bu kadar az yer almasını yadırgıyorum. Diğer sporlar özelinde de benzer bir durumun olduğunu tahmin ediyorum. Televizyon kanallarımızı işgal eden ve son zamanlarda sadece kavga, dövüş, tartışma ve düşmanlık söylemleri üzerinden gündemimizde olan futbol, sportif düzeyde ele alınmaktan gittikçe uzaklaşırken, uluslararası açıdan en başarılı olduğumuz takım sporu olan voleybol, başarısına nispetle televizyonlarımızda yok mesâbesindedir. Bu durum da “voleybol ülkesi”ne bence hiç yakışmıyor.